“Giydikleri deri, yedikleri darı
Atları doru, kendileri sarı
Kaynatıp içtikleri kısırak kanı
El aman padişahım sür gitsin geri…”
. . .
Hadi onlar bambaşkaydı…
Lozan mübadelesi ile anayurduna dönen Rumelili Türkse Türk, Müslümansa Müslüman insanlar bile tepki gördü…
Bizim buralarda yakın zamana kadar yaşlılar ‘Rum gitti, Rum geldi’ derlerdi.
Diyenler, gelenlerden belki de on yıl kıdemliydi
. . .
Güney Marmara’da Pis Pomak, Trakya’da pis Patiriyot…
Dahası pis Kürt, pis Arap, kokmuş Çerkes, İnatçı Arnavut, zor anlayan Laz, nekes muhacir…
. . .
Mezhep bile sorundu.
Alevi’yim diyene olmadık yakıştırmalar… afedersin Ermeni, af buyurun Rum, söz meclisten dışarı Çingene…
‘Ben Tatar’ım’ diyene ‘estağfirullah’ dendiğini bile duydu bu kulaklar.
bir de ‘Çerkes Abaza… Allah muhafaza…’
. ..
Karşıt adlandırmalar da vardı. Muhacir de yerliyi kolay kabullenemedi.
Bir 89 göçmeni Bulgaristan Türk’ü ailenin oğlu doğulu bir kıza gönül vermişti de ailesi bana sormuştu.
Kız gerçekten bu ailenin kızı mı yoksa çalıntı mıdır? diye.
Bir Çerkes delikanlısı yerli kızla evlenecek, annesi yengeme soruyordu,
‘Bunlar ne dinden acep?’ diye.
Oğlu ne dinden ise artik.
. . .
Türk adı Almanya’da küfür niyetine kullanıladursun memleketin batısındakiler azıcık ötede duranlara “karabaş” dedi var mi ötesi.
. . .
Ego bu ego…
mayamızda var, içimizde var…
şimdi Suriyelilere karşı ‘Pis Arap’ diyoruz ya kaldığımız yerden devam edip.
Ben, benden temizlerini gördüm.
benden temiz Aleviler, Patriyotlar, Ermeniler, Arnavutlar ve digerlerini gördüğüm gibi.
. . .
hasılı ırkçılık insanın en büyük günahı…