Az önce şöyle bir etrafıma baktım. Oturduğum yerde sıkıldığımı fark edip biraz hareket edeyim diye ofiste gezinmeye karar verdim. Bir süre gezindim ve sonra televizyonda haberleri izlemeye başladım birden. Sırayla gidiyorudu haberler: TÜİK bugün enflasyon oranlarını açıkladı, Ortaköy katliamının suçlusu aranıyor gibi. Derken bir haber daha girdiler. Şöyle diyordu bayan spiker: ”Gazi Antep’li 700 kadın, El-Bab Operasyonu’nda görev yapan askerler anne yemeği yesin diye bir araya gelip sarmalar, dolmalar yaptı.” Ve sonrasında gelen görüntüler…
Teyzemin bir oğlu var. Adı Ozan. O da vatani görevini yapıyor şu sıralar. Görüntüleri izlerken aslında hiç de aklıma o gelmemişti. Anneleri tarafından ağzına yemekler konulan o askerlerin arasında bir tanesini gördüm. Kafasını kaldırdı, şöyle bir kameraya baktı. Sanki o an göz göze geldim onunla. Biraz mahcuptu, biraz hüzünlü, biraz da utangaç… Tıpkı Ozan’a benziyordu. Sonra gözlerimden yaşlar süzülürken buldum kendimi. Dizlerime bir titreme geldi ve tüm vücudum buz kesildi… Öylece kalakaldım.
Şimdi ne demeli bilemiyorum. Bir araya gelmiş 700 Anne -onları kadın diye nitelendirip sıradanlaştırmak istemiyorum- düşünün şimdi. Bırakın kan bağını belki memleketli bile olmadıkları yüzlerce askere elleriyle yemekler yapıp yine o öpülesi elleriyle yediriyorlar. Annelerini özlemişlerdir diye onlara sarılıyorlar. Onların yüzlerini sevip saçlarını okşuyorlar.
Bugün yazmam gereken konu ‘TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları’ydı aslında. Nedense ayağa kalkıp o haberi de gördükten sonra kendimi çoktan bu yazıyı yazmaya başlamış halde buldum. Ve dedim ki: “Annelerimize, askerlerimize, bu vatana can kurban be Safiye. Bırak da yazdıklarında (Eğer okurlarsa benden tüm annelere, tüm askerlere ayrıca selam olsun.) kendilerini bulup mutlu olsunlar.”
Allah askerimizin yar ve yardımcısı olsun ve o koca yürekli annelerimizden de razı olsun.