enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3525
EURO
34,4328
ALTIN
2.490,90
BIST
9.814,19
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
22°C
İstanbul
22°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Açık
22°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Salı Çok Bulutlu
22°C
DİKEY REKLAM
DİKEY REKLAM

Kendinizi Bir Bağımlının Yerine Koyun

05.01.2017
322
A+
A-

Beynim yine çok uyuşuk bugün… Kendime “Dur!” diyemediğim bir günü daha yaşıyorum. Kafam temiz olduğunda düşünüyorum bazen: “Acaba bunun da üstesinden gelebilecek miyim?” diye. Geceleri uyumadan önce kendimi yerin metrelerce altında sonsuz bir karanlığa giren ve sanki bir daha asla yukarı çıkamayacak bir maden işçisi gibi hissediyorum. Sonsuz karanlık… Sonsuz havasızlık… Dar gelen bir dünya… İçine sığamıyorum, kendimi içine sığdıramıyorum… Üstesinden gelemiyorum.

Bu sabah uyandığımda gökyüzünde bulutların arasından bana gülümseyen minik bir güneş ışığı vardı. Yüzüme vurdu ışığını. Gözlerimi açamadım önce, sonra güneşin o parlak ışığı beynimin içini esir aldı sanki. Saatlerce baş ağrısı… Sahi baş ağrımın sebebi güneş miydi? Yoksa yollarımızı ayırmayı bir türlü beceremediğim “O” mu? Baş ağrısını atlatana kadar güneşe saydırdım “O”nun için…

“O”nsuz yaşayamam gibi geliyor bazen… Sanki vücudumdan bir parça o benim. O kadar sahiplendim, o kadar benimsedim, o kadar sevip bir o kadar da bağlandım ona. Şimdi beni esir aldı. Biliyorum bu ilişkiden yoruldum artık. Hiçbir şey demeden bırakıp gitmek istiyorum onu. Ama neden bana izin vermiyor? Neden bırakmıyor beni? O da beni mi sahiplendi acaba?

Tekrar düşünüyorum sonra. Belki de beni bu karanlık hayatta yalnız bırakmayacak tek şey o. Belki de bu karanlığın içinde o da kaybolmaktan korkup bırakmıyor beni. Olamaz mı yani? Sadece ben mi ona muhtacım? O bana değil mi?

Bu nasıl bir ilişki böyle? Bana sürekli zarar veriyor ve ondan kaçamıyorum, onu bırakamıyorum… Ne acayip bir şey bu? Beynimi esir aldı sanki. Hatta bütün vücudumu…

Geceleri uyumaya çalışırken ertesi sabahı düşünmeme izin vermiyor. Hayatıma hükmetmeyi çok seviyor. Kararlar alırken beni etkilemeyi de… Ve hatta bazen düşüncelere daldığımda “Kollarıma gel, her şeyi unutturacağım sana.” diyor. Üstesinden beraber geleceğiz zannediyorum her şeyin. Ama sadece bir süre benimle kalıyor. Sonra beni bıraktığı yer koca bir boşluk.

Acaba benden daha çok bağlı olanlar var mıdır ona? Gerçi geçenlerde haberlerde görmüştüm, birileri canını vermişti onun için… Yoksa “Birilerinin canını almış.” mı demeliydim?  Benim sonum ne olacak acaba?

Bazen onun hayatıma girmeden önceki zamanları hatırlamaya çalışıyorum. Kesik kesik anılar geliyor gözümün önüne. Sıcak bir yaz günü berrak bir denizde yeğenlerimle yüzdüğüm geliyor aklıma. Sonra bir akşamüstü annemlerle yemeğe oturduğumuz o an. Ve bir de babamla balığa çıktığımız o Pazar sabahı… Sahi yeğenlerimi neden görmüyorum artık? Annem neden öyle güzel sofralar kurmuyor? Babam balığa çıkarken neden beni çağırmıyor artık? Benim de bir ailem var… Güzel günlerini hayal meyal hatırladığım bir aile işte… Seslensem onlara duyarlar mı beni acaba? Bir el uzan yok mu Allah aşkına! Kurtarın artık beni, yalvarırım.

“Kendini bir bağımlının yerine koy.” dedim kendime. “Bir düşün bakalım Safiye, ya sen olsan?” dedim kendi kendime.

Evet, ben bir bağımlı değilim. Ama kendimi onlardan birinin yerine koyduğumda bu kadarını hissedebildim. Düşüncesi bile hayatıma bir karartı getirdi. Sanki yavaş yavaş enerjimi emmeye başladı. Düşüncesi bile esir almaya yetti beni, sonunda yalvarttı ve kurtulmak istedim.

Böyle bir hayatın içinde olmayı kim ister ki? Bu şekilde yaşamayı kim tercih eder? Neden zarar veren bir şeye bu şekilde bağlanır biri?

Yapılan araştırmalar sonucunda gün geçtikçe ülkemizde bağımlılık yaşı daha da düşmektedir. Her geçen gün tazecik hayatlar bu “illet”e esir olmaktadır.  Öyle ki o gencecik vücutlardan bazıları bunun üstesinden gelemediği için canından olmaktadır. Yok, olan sadece bir can da değil üstelik. Ardından dağılan aileler, işlenen cinayetler de cabası.

İşte şimdi siz de kendinizi bir bağımlının yerine koyun. Bir düşünün bakalım, siz olsanız ne olurdu? Aileniz, çevreniz yok olan siz olsaydınız nasıl bir tepki verirdi? Uzun uzun düşünün. Üstesinden gelebilecek misiniz?

Vakit kenetlenme vaktidir. Bir olma vakti. Canlarımız yok olmasın diye canımızı dişimize takma vakti. Onlara bir el uzatma vakti. “Hadi gel, seni biz kurtaracağız.” deme vakti. Üstesinden beraberce gelme vakti. Daha güzel bir dünya için onlara el uzatalım.

 

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.